KAYIT    İLETİŞİM

Seyit Onbaşı Kimdir? Kahramanlık Hikayesini Öğrenin


Seyit Onbaşı Kimdir?

Seyit Onbaşı, asıl adıyla Seyit Ali Çabuk, 18 Mart 1915’te Çanakkale Savaşı sırasında gösterdiği olağanüstü kahramanlıkla Türk tarihine adını altın harflerle yazdıran bir Osmanlı askeridir. İngiliz ve Fransız donanmalarının Çanakkale Boğazı'nı geçmek için başlattığı deniz harekâtında, 276 kilogramlık top mermisini tek başına sırtlayarak topa yerleştirmiş ve düşman zırhlısı

 Ocean

’ın batırılmasında kritik rol oynamıştır.

Seyit Onbaşı'nın bu anı, yalnızca bir fiziksel güç gösterisi değil; aynı zamanda bir milletin bağımsızlık azminin ve inancının timsali olmuştur. Onun cesareti, hem savaşın seyrini değiştirmiş hem de Türk milletine moral kaynağı olmuştur.

Seyit Onbaşı’nın Kısaca Hayatı

1889 yılında Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Manastır (bugünkü Koca Seyit) köyünde doğmuştur. Yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olan Seyit Ali, küçük yaşlardan itibaren ağır işlerde çalışarak büyümüş, fiziksel olarak oldukça güçlü bir yapıya sahip olmuştur.

Askerlik çağına geldiğinde Osmanlı ordusuna katılmış, önce Balkan Savaşları’nda görev almış, ardından Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Çanakkale Cephesi'nde topçu birliğinde görev yapmıştır. 1915’te sergilediği kahramanlıkla milli hafızada ölümsüzleşmiştir.

Savaş sonrası köyüne dönmüş, hayatına mütevazı bir şekilde devam etmiş ve 1939 yılında vefat etmiştir. Mezarı bugün Balıkesir Havran’da, adına yaptırılan Seyit Onbaşı Anıt Mezarı ile ziyarete açıktır.

Doğum Yeri ve Ailesi (Havran / Balıkesir)

Seyit Ali Çabuk, 1889 yılında Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı Manastır (bugünkü Koca Seyit) köyünde doğmuştur. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Seyit Ali, küçük yaşlardan itibaren ağır işlerde çalışarak yaşamını sürdürmüş, bu da onun fiziksel olarak oldukça güçlü bir birey olarak yetişmesine katkı sağlamıştır.

Ailesi sıradan Anadolu köylülerindendi. O dönemde pek çok Osmanlı genci gibi hayatı tarla, orman ve hayvancılık işleriyle geçmişti. Seyit’in yaşadığı ortam, disiplinli, çalışkan ve vatansever bir kişilik geliştirmesine zemin hazırlamıştır.

Askerlik Öncesi Yaşamı

Askerliğe çağrılmadan önce odunculuk ve ormancılıkla uğraşan Seyit Ali, fiziksel kuvvetiyle çevresinde tanınan bir gençti. Tahta kütüklerini sırtında taşıması ve ağır yükleri kolayca kaldırması, köylülerin dikkatini çekerdi. Yaşamı sade ama mücadele doluydu; savaş, onun gibi binlerce Anadolu gencini cepheye çağırmadan önce, o vatanı köyünde yaşar ve çalışarak savunurdu.

Osmanlı Ordusu’na Katılışı

Seyit Ali, 1909 yılında askerlik çağına geldiğinde Osmanlı ordusuna katıldı. İlk görev yerleri Balkanlar’dı. Balkan Savaşları’nda da cephe görmüş, silah ve savaş disiplini konusunda deneyim kazanmıştı. Ancak onun asıl kahramanlığı, 1914 yılında başlayan ve 1915’te zirveye ulaşan Çanakkale Cephesi’nde ortaya çıkacaktı.

Topçu birliğinde görevli olan Seyit, savaşın en kritik anlarında gösterdiği olağanüstü çabayla, Türk milletinin direniş azminin sembolü hâline gelecekti.

Seyit Onbaşı’nın Çanakkale Savaşı’ndaki Rolü

Seyit Onbaşı’nın adı, 18 Mart 1915 günü Çanakkale Boğazı’nda yaşanan en kritik çatışmalardan biri sırasında gösterdiği olağanüstü fedakârlık ve cesaretle tarihe kazınmıştır. O gün, Osmanlı Devleti varoluş mücadelesi verirken, Seyit Onbaşı bireysel bir çabayla savaşın kaderini etkilemiş, tarihin seyrine doğrudan etki etmiştir.

18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı

18 Mart 1915, İtilaf Devletleri donanmasının Çanakkale Boğazı’nı geçmek için başlattığı büyük deniz taarruzunun günüdür. İngiltere ve Fransa’nın savaş gemileri, Osmanlı savunma hatlarını geçip İstanbul’a ulaşmayı ve Osmanlı’yı saf dışı bırakmayı hedeflemiştir.

  • Osmanlı sahil bataryaları, özellikle Rumeli Mecidiye Tabyası, boğazın savunmasında kilit rol oynamıştır.
  • Topçu birlikleri, düşman zırhlılarını geri püskürtmek için sınırlı cephane ve imkânla büyük mücadele vermiştir.

Bu çarpışmalar sırasında sahneye çıkan isim, Seyit Onbaşı olmuştur.

Mecidiye Tabyası’ndaki Görevi

Seyit Onbaşı, 3. Ağır Topçu Bataryası’na bağlı bir nefer olarak Rumeli Mecidiye Tabyası'nda görev yapmaktaydı. Burada yer alan top bataryaları, boğazı geçen düşman gemilerini hedef alıyordu.

  • Savaşın en yoğun anında, tabyaya düşen bir top mermisi sonucu birçok asker şehit olmuş, mühimmat vinci zarar görmüştür.
  • Topa mermi yükleyecek mekanizma çalışamaz hâle gelince, top atışı durma noktasına gelmiştir.

İşte bu anda Seyit Onbaşı, tarihin en unutulmaz anlarından birine imza atacaktır.

215 Kiloluk Mermiyi Sırtlaması ve Tophanelere Taşıması

Savaşın seyrini değiştiren o efsanevi an, Seyit Onbaşı’nın 215 (ya da bazı kaynaklara göre 276) kilogramlık top mermisini sırtına alarak taşımasıyla yaşanır.

  • Vincin çalışmaması üzerine, Seyit Onbaşı top mermisini hiçbir yardım almadan tek başına sırtlayarak topun ağzına taşımıştır.
  • Üç ayrı mermiyi art arda taşıyarak topa yerleştirmiştir.
  • Bu eylem, olağanüstü bir fiziksel güç olduğu kadar, inanç, azim ve kararlılığın sembolü olarak kabul edilir.

O anı tarif ederken kullandığı şu ifade çok anlamlıdır:

“O an hiç düşünmedim. Yalnızca ‘bu mermi gitmeli’ dedim.”

Ocean Zırhlısının Batırılmasındaki Etkisi

Seyit Onbaşı’nın yerleştirdiği mermilerden biri, İngiliz zırhlısı HMS Ocean’a isabet etmiştir. Bu isabet, geminin manevra kabiliyetini yitirmesine ve bir mayına çarparak batmasına neden olmuştur.

  • HMS Ocean, dönemin en güçlü savaş gemilerinden biriydi. Batışı, İtilaf kuvvetleri üzerinde moral bozukluğu ve paniğe neden olmuştur.
  • Bu olay, Çanakkale Deniz Savaşı’nın seyrini değiştiren kırılma anlarından biri olarak kabul edilir.
  • Seyit Onbaşı’nın katkısı sayesinde düşman donanması Boğaz'ı geçememiş, İstanbul işgalden kurtulmuştur.

Kahramanlığın Ardındaki Gerçekler ve Anlatılar

Seyit Onbaşı’nın Çanakkale Cephesi’ndeki kahramanlığı, yalnızca bir fiziksel güç gösterisi değil; aynı zamanda savaşın zorlukları içinde insan iradesinin nelere muktedir olabileceğini gösteren güçlü bir semboldür. Ancak bu kahramanlık zamanla bir efsaneye dönüşmüş, olayın ayrıntıları halk arasında farklı şekillerde anlatılagelmiştir.

Mermiyi Neden Elleriyle Taşıdı?

Savaşın en yoğun anında, Mecidiye Tabyası'na isabet eden bir top mermisi, mühimmat vinci ve taşıma tertibatını kullanılmaz hâle getirmiştir. Bu durumda topa mermi yüklemek neredeyse imkânsız hâle gelmiştir.

Seyit Onbaşı, komutanlarından emir beklemeden, 215 kg ağırlığındaki top mermisini omzuna alarak taşıma kararı almıştır. Bunun nedeni:

  • Zamanla yarışılması gereken kritik bir anda yardım ya da mekanizma beklemenin imkânsız oluşu,
  • Boğaz savunmasının devam etmesi için topun bir an önce ateşlenmesi gerekliliği,
  • Askerî disiplinin yanı sıra, kişisel inanç ve sorumluluk duygusuyla hareket etmesidir.

Bu eylem, savaş koşullarında insanın olağanüstü bir iradeyle neler yapabileceğinin en güçlü örneklerinden biridir.

Tanıkların ve Resmî Kayıtların Işığında Olay

Seyit Onbaşı’nın mermiyi taşıdığı olay, yalnızca sözlü anlatımlarla değil, komutan raporları ve savaş sonrası tutulan askeri kayıtlar ile de desteklenmektedir.

  • O dönemde Seyit Onbaşı’nın tabur komutanı olan Yüzbaşı Hilmi Bey tarafından hazırlanan raporda, merminin elde taşındığı ve topa başarıyla yerleştirildiği belirtilmiştir.
  • Aynı tabyada görevli birkaç asker, bu olayı teyit etmiş; ancak savaş ortamında fotoğraf ya da doğrudan belgeleme imkânı bulunmamıştır.
  • Olayın etkisi, yalnızca tabyada değil, Ordu-yu Hümayun Komutanlığı’nda dahi konuşulmuş, Enver Paşa tarafından takdir edilmiştir.

Fotoğraf Çekimi İçin Aynı Hareketi Tekrar Etmesi

Savaş sonrasında, Seyit Onbaşı’nın gösterdiği bu kahramanlığı belgelemek için fotoğrafının çekilmesi istenmiştir. Ancak:

  • Gerçek ağırlıktaki (215-276 kg) mermiyi yeniden kaldırması talep edildiğinde, Seyit Onbaşı bu hareketi tekrar edememiştir.
  • Bunun üzerine daha hafif bir mermiyle poz vermesi istenmiş, çekilen bu kare yıllar boyunca gerçek olayın temsili fotoğrafı olarak kullanılmıştır.

Bu durum, kahramanlığın tek seferlik, olağanüstü bir irade anında gerçekleştiğini; tekrar edilemeyecek kadar insani ve eşsiz bir davranış olduğunu gösterir.

Seyit Onbaşı’nın Savaştan Sonraki Hayatı

Terhis Olduktan Sonra Köyüne Dönüşü

Çanakkale Savaşı’ndan sonra Seyit Onbaşı, görevini tamamlayıp 1918 yılında terhis edilmiştir. Ordudan ayrıldıktan sonra doğup büyüdüğü Balıkesir’in Havran ilçesine bağlı köyüne geri dönmüştür.

Kahramanlığına rağmen devlet nezdinde yüksek bir makam verilmemiş, o dönemin şartlarında mütevazı bir şekilde köy yaşamına geri dönmüştür.

Mütevazı Yaşamı ve Geçim Mücadelesi

Savaş sonrası dönemde Seyit Onbaşı, odunculuk ve kömürcülük gibi işler yaparak geçimini sağlamaya çalışmıştır. Yaşamı boyunca hiçbir zaman gösterişli bir hayat talep etmemiş, devletle ilişkilerinde alçakgönüllü olmuştur.

Sosyal yardımlar sınırlıydı; kahramanlığı takdir görse de maddi anlamda yeterince desteklenmemiştir. Anlatılanlara göre zaman zaman kendi geçimini sağlayacak iş bile bulmakta zorlandığı olmuştur.

Vefatı ve Ardından Bıraktığı İz

1 Aralık 1939 tarihinde, henüz 50 yaşındayken köyünde hayatını kaybetmiştir. Ardından bıraktığı miras, fiziksel bir hatıradan çok milli hafızaya kazınmış bir semboldür.

  • Bugün Balıkesir Havran’da adına yaptırılan Seyit Onbaşı Anıtı ve mezarı, onu anmak isteyenler tarafından ziyaret edilmektedir.
  • İsmi Türkiye’nin pek çok yerinde okullara, meydanlara, caddelere ve anıtlara verilmiştir.
  • Özellikle Çanakkale Şehitler Abidesi çevresindeki anlatımlarda, onun hikâyesi, savaşın manevî boyutunu temsil eder.

Seyit Onbaşı'nın Türk Tarihindeki Yeri ve Anısı

Millî Hafızadaki Yeri

Seyit Onbaşı, Türk milletinin zorluklar karşısındaki direncini, inancını ve fedakârlığını simgeleyen en güçlü isimlerden biridir. O, yalnızca bir askerin kahramanlığıyla değil, temsil ettiği değerlerle de millî hafızaya kazınmıştır.

Çanakkale Zaferi denildiğinde, Nusrat Mayın Gemisi kadar, 18 Mart denildiğinde Şehitler Abidesi kadar Seyit Onbaşı'nın hikâyesi de anlatılır. Onun mücadelesi, genç kuşaklara her dönemde bir örnek, bir ilham kaynağı olmuştur.

Hakkında Yazılan Kitaplar, Filmler ve Anıtlar

Seyit Onbaşı'nın hayatı ve kahramanlığı, yıllar içinde birçok sanat eserine ve akademik çalışmaya konu olmuştur:

  • Romanlar ve belgesel kitaplar, onun biyografisini ve Çanakkale cephesindeki rolünü anlatmıştır.
  • “Çanakkale 1915”, “Son Mektup” gibi sinema filmlerinde veya televizyon yapımlarında onun karakteri sembolik bir figür olarak kullanılmıştır.
  • Balıkesir/Havran’da inşa edilen Seyit Onbaşı Anıtı, onun anısını yaşatmak amacıyla yapılmış ve her yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edilmektedir.

Ayrıca Türkiye’nin birçok ilinde adına okullar, parklar, kütüphaneler ve sokaklar bulunmaktadır.

Günümüzde Seyit Onbaşı’yı Anma Törenleri

Her yıl 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü’nde, Seyit Onbaşı'nın kahramanlığı anılmakta, onun anıtı önünde törenler düzenlenmektedir. Özellikle Balıkesir’deki Koca Seyit Anıt Mezarı, milli bilinç etkinliklerinin önemli duraklarından biridir.

Okullarda, askeri törenlerde ve millî günlerde adı anılan Seyit Onbaşı, gelecek kuşaklara aktarılan bir değer olarak yaşamaktadır.

Seyit Onbaşı’dan Alınacak Dersler

Vatan Sevgisi ve Fedakârlık

Seyit Onbaşı’nın hikâyesi, bir insanın vatanı için neleri göze alabileceğini gösterir. En zor anda, hayatını hiçe sayarak gösterdiği çaba, vatan sevgisinin kuru bir söz değil, eylemle ortaya konan bir değer olduğunu kanıtlar.

İmkânsız Gibi Görünenin Mümkün Oluşu

215 kiloluk bir mermiyi sırtlamak fiziksel olarak olağanüstü bir başarıdır. Ama asıl güç, onu kaldırmaya karar veren iradededir. Bu, özellikle genç kuşaklara verilmesi gereken şu dersi taşır:

“İmkânsız olan, cesaret ve kararlılıkla mümkün hâle gelir.”

Seyit Onbaşı, sınırları yalnızca bedenin değil, zihnin de zorlayabileceğini göstermiştir.

Sessiz Kahramanların Önemi

Seyit Onbaşı, şöhret peşinde koşmamış, savaştan sonra köyüne dönüp odunculuk yaparak yaşamını sürdürmüştür. Bu tavır, onun içtenliğini ve gösterişten uzak, hakiki kahramanlığını ortaya koyar.

Tarihin akışını değiştirenler her zaman en çok konuşulanlar değil; sessizce görevini yapan, vefakâr ve erdemli insanlar olmuştur. Seyit Onbaşı bunun yaşayan örneğidir.

Sonuç: Tek Başına Bir Destan Yazmak

Seyit Onbaşı’nın Hikâyesinden Kalan İlham

Seyit Onbaşı, bir milletin tarihini omuzlayan bir figürdür. Onun hikâyesi, yalnızca geçmişte yaşanan bir an değil; geleceğe taşınan bir bilinçtir. Zorluklar karşısında yılmayan, gerektiğinde tek başına bile vatanı savunan insan tipinin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Türk Milletinin Hafızasında Yaşayan Bir Efsane

Seyit Onbaşı, sadece bir asker değil; bir halkın direnişinin, birlik duygusunun ve onurunun temsilcisidir. Onun hatırası, her 18 Mart'ta hatırlanır ama etkisi sadece bir güne değil, milletin kolektif vicdanına yayılmıştır.

O, bir efsane değil, gerçek bir kahramandır. Ve her kuşak, onun hikâyesinde biraz cesaret, biraz umut ve çokça sorumluluk bulur.